Sayfalar

26 Ocak 2011 Çarşamba

günlerim vardı daha önceleri güneşim hiç kaybolmazdı umudum sönmezdi.. ben hep uyandığımda gündüzleri gördüm hiç ışığım sönmemişti.. çocuktum o sıralar daha masumdu içimde olan herşey.. biri ağladığı zaman timsahtan saymazdım gözyaşlarını oturur ben de ağlardım onunla..yalan bilmezdi çocuksu ruhum..aldatmacalardan uzaktı.. aşkı ulaşılamaz sanırdım pembeydi tüm dünyam .. ne siyahlar vardı ne griler ne de lacivert.. koyu olan tek şey gözlerimin yeşiliydi geri kalan herşey bahar renkleriydi.. bi zaman sonra uyandım..ilk karanlıkla o zaman tanıştım..etrafımdaki herşeyin sahte olduğu gerçeğiyle yüzleştim o gece.. gündüzlerimi yitirdim yavaşça..bir korku tünelinden yavaş yavaş geçmeye başladım..labirentlerle doluydu ve ben kayboldum gecenin koynunda..bi kapıdan girdim ağlıyan bi genç vardı karşımda.. ilk önce gerçek sandım gözyaşlarını kıyamadım şefkatle okşadım başını..o bana dikenler batırdı sonra kanadı ellerim.. kanadı tüm bedenim.. kanadı yüreğim..o güldü bu halime kahkahalar attı.. bu sefer ben ağladım acıdan..ama yine de vazgeçtim yıkılmaktan..ayağa kalktım..başka bi kapı çıktı karşıma daha sonra istemedim önceleri ama o zaman öğrendim intikam denilen şeyi.. kurban bendim celladım oldu karşımdaki.. o zaman öğrendim sevmekten vazgeçmeyi.. başka bi kapı araladım sonra dostumu gördüm karşımda dostum dediklerimi.. dilleri yılan oldu birden soktular heryerimi.. orda anladım dost dediklerimi.. ben kapılarla boğuşurken kendiliğinden açıldı bi kapı daha sonra 3 güzel kız ve 2 yakışıklı çıktı karşıma.. korktum ilk önce yalan mı bu da diye.. yavaşça oturttular beni rahat bi koltuğa..dinlediler tek tek hiç konuşmadan..sarmaya çalıştılar yaralarımı.. sonra parladılar gözlerimi kamaştıran bi ışıkla.. daha sonra biri kalbini uzattı sevdiceğine bi yanı yanımda kalsa da meleğimin.. uçuverdi aşkın kollarına gözlerinde bitmeyeceğine inandığı o ışıltıyla..bi diğeri çok üzüldü ama buldu mutluluğu sonunda...bahtiyar kaldı sevdiceğinin kollarında.. hüzünlü bi peri var şimdi yanımda..gözleri zümrütten bir kale gibi..bu kaleyi fethedicek kabiliyeti olan bi prens var mı hala merak ediyorum...
ben.. elbet birgün söyliycek sözü olur kalbimin sırlar dünyasında yaşıyor şimdi ..

24 Ocak 2011 Pazartesi

KORKAK YÜREK

Gözlerim dalsa gecenin karanlığına, uyuşsa aciz bedenim..
Yazamaz olsa ellerim, söyleyemez olsa dilim..
Herşey düğümlense boğazımda bir hıçkırıkla haykıramasam boşluğa
Seni ne çok sevdiğimi..


Dokunduğun her yerde hala sen varsın,
Hayalin var, gülüşün , gözlerin..
Odam senle dolu, hala sıcak, yaşattığım senle..


Dudaklarım kanıyor..
Dudaklarıma dikenler batıyor her ismini andığımda
Kanla boğuluyorum.
Sen yine bana bakıyorsun iki yanındaki gamzenle,tüm masumiyetinle


Bu dünya yalan, bu dünya karanlıklar bahçesi..
Sen..
Bir melek gibi konuverdin ortasına bu bahçenin

Ama kaybettin sen de saçtığın tüm masumiyet ışıklarını
Sen de kana bulandın..


Seni tutamadım,karanlığın dibine düşerken,kurtaramadım yitip gitmenden
Gecemin mavisi vardı oysa gözlerinde, günümün sarısı vardı saçlarında
Bir heves değildi sevgi denilen şey, anlık değildi
Belki biraz edebiyattı ama hiç felsefesi olamazdı
Hayrım yok kendime, korkaklık içimdeki sevgi
Korkuyordum seni sewmekten..


Tutamıyor ellerim ellerini boş kalacaklarını bilseler de
İçimde fırtınalar var, kavrulan çöllerimi dağıtamayan
Seraplar görüyorum..

Sevgiye susuz bedenim,güneşini kaybetmiş dudaklarım çatlıyor


Kaderime razı gele gele izliyorum gidişini..
Dur diyemeden gidiyor bedenin, hayalin burda kalsa da
Bakakalıyorum eşyalarınla dolu şu saçma teneke parçasının arkasında

Bilse nasıl bi hazine taşıdığını..


Sen ağlıyorsun ya giderken, denizlerime yağmurlar yağıyor..
Güneşimi en gri bulutlar kapatıyor, göremiyorum etrafı
Fırtınalar kopuyor duyamıyorum haykırışları..
Herkes siyaha bürünüyor sanki tüm şehir yasta gidişine..


Kapattım gözlerimi şafak vaktiydi sanırım
Ayazdan buz tutmaya mahkum sahildeki bankın sol ucunda uyuyakalmışım
Titredi birden bedenim, soğuktan mı yokluğundan mı hiç anlam veremedim

Bir sigara yaktım,dumanıyla portreni çizdim
Ellerim titredi dağılırken resmin
Gözlerimdeki dalgalar kirpiklerime vurdu
Buruk bir hikaye yazdı yüreğim..
Ne sonunu ne de başını hiç bilemeyeceğin bir hikaye..


Gittin.. Söyliyemedim seni ne çok sevdiğimi..
Oysa her sabah anlatırdım penceremdeki fesleğenlere..
Onlar da kızgın şimdi bana,onlar da haykırıyor gidişini kulağıma..

Herşey üstüme geliyor..
Gidişin şerefina açtığım bir kadeh şarap kan kokuyor..


İçime doluyor gidişin,karanlık ,çaresizlik..
Her gidiş bir vazgeçişse,vazgeçen neden benim?
Pişmanlık sarıyor dikenler dolusu bahçelerimi
Yokluğun sarıp sarmalıyor tüm bedenimi


Tek bir pencereden yıllardır büyüttüğüm aşk daha da imkansız şimdi düne göre
Sen giderken söyliyemedim yıllarca nasıl bir masumiyet kaybettiğini..
Yıllar yorgun sana yazdığım şiirlerden
Sonunu getiremediğim hikayelerden..
Beli bükük ihtiyar-i yıllar şimdi..
Sonu bile gelmeden başlıyamayan bu aşk hikayesinden..


Susmak dilime düşen yine..
Hakkı var mı ki gözlerimin ağlamaya..
Ya yüreğimin..
Yok..
Hakkı yok..
Korkak yüreğimin hakkı yok seni sevmeye..
Gidişine izin veren ellerimin kalemi tutmaya hakkı yok..
Bedenimin nefes almaya hakkı yok..
Sen benim nefesimdin..
Giderken nefesimi de aldın benden..
Ölüyorum şimdi ben..


















14 Ocak 2011 Cuma

SEVMEK ANLAŞMAKLA EŞDEĞER DEĞİL

Sevmek anlaşmakla eşdeğer değil sevdiğim..
Sevmek başka bir şey..
İçine ansızın girer, ince ince işler sonra tüm ruhunu,
Nefesin kesilir adını her duyduğunda..
Karnına sancılar girer, elin ayağın tutmaz..

Sevmek başka bir şey sevdiğim..
Ne yeşiller yeşildir yokluğunda, ne dünya artık toz pembedir
Hayat griden ibaret,aklındaki herşey karmaşıktır..
Hayaller kurarsın hep, yokluğunda kabusa dönen hayaller
Uykundan gözyaşlarıyla uyanırsın korkmaya başlarsın karanlıktan
Anılara gömülürsün gerçek hayattan kopup..
Kurduğun her cümlenin başı farklı olsa da sonu yine "O" olur..

Sevmek başka bir şey sevdiğim
Önce gözlerin körelir yokluğunda, sonra ruhun fakirleşir..
Dokunduğun herşey acı verir sana
Kıskanır olursun birlikte olan tüm sevgilileri
Kıskanır olursun ağaçtaki kuşları bile cilveleşirken..


Ya sen..
Yüreğimin en hücra köşesinde susturamadığım duygularım..
Saklıyamadığım çocuksu yanım, esir düşmüş yangınlarına
Nefesim, gözümden dökülüp kaybolacağından korktuğum gözyaşım..
Kimsenin dokunmasına dayanamadığım..
Bilsem hangi gözler değiyor varlığına..
Bilsem hangi eller alıyor yerini ellerimin..


Sevmek anlaşmakla eşdeğer değil.
Sevmek başka bir şey sevdiğim..
Yapamayacağım, kaldıramayacağım dediğin herşeyin üstesinden gelmek..
Her vazgeçişte geri dönmek, yine “SEN”demek
Yokluğunu ölüm sayıp hayata küsmek
Yokluğunda yüreğine taş oturması,etrafa yalandan gülümsemek..
Gökkuşağının her rengini gri görmek
Yokluğunda yüzünün gölgelerle bütün olması, varlığında renklerin bahar olması sevmek


Sevmek anlaşmakla eşdeğer değil sevdiğim..
Sevmek başka bir şey..
Ne kelebeğin kanadında, ne papatyanın yaprağında sevmek..
Şımarık bir çocuğun tatlı gülüşünde
Darıldım diyen sevgiliye mızmızlık yapan şevkat bekleyen gözlerde sevmek
Kimi zaman tutkulu bir öpücükte, kimi zaman kıskanç bir bakışta sevmek


Sevmek basit değil sevdiğim..
Bulması zor, yaşaması zor, varlığı zor, yokluğu daha da zor..
Belki hayat zor senleyken
Ama yokluğunda yaşamıyorum ki ben..
Gün be gün eriyor ruhum..
Aklıma gelen hep aynı şarkı aynı sözler :
"Sevgi anlaşmak değildir nedensiz de sevilir”
Nedenim yok, amacım yok, gözüm yok hiçbir şeyde
Tek derdim sen..
Beklemek zor değil bir umut varken..
Umudum sen, sen yarınlarım, yarınlarım hayallar alemi
Bir kız bir erkek çocuğun koşuştuğu cennet köşesi


Sevmek..
Sevmek anlaşmakla eşdeğer değil sevdiğim..
Biliyorum zor,yıpranıyor ruhu insanın..
Ama sevmek bambaşka bir şey..


















4 Ocak 2011 Salı

                                         AŞKIN TANGOSU


    Ne yazsam yaşanılanları anlatmaya ne kelimelerin gücü ne de bu kalemin tükenmez mürekkebi dayanabilir. Gözlerimizin, sıcaktan kavrulan bir yaz akşamında güneşin batarken ki kızıllığında tutkulu bir tango yapmasıydı bizim aşkımız. Tek renk kırmızıydı. Tutkunun, aşkın ve hiç bitmeyen ihtirasın rengi. Dans tangoydu. Milim kadar uzaktın bana. Tenin tenimde, sense sanki içimde bir yerdeydin. Gözlerinin içinde tek gördüğüm bendim. Sen hızla tuttun ellerimden, her dönüşte ben yüreğimden yıldızlar savurdum her bir yana. Yıldızlar sardı dört bir yanımızı. Parladık, biz parladıkça gece aydınlandı ve bitmesin istedik bu tango. Her kaçışımda sen bir adım attın bana, her itişimde sen geldin. Cesurdun, hayırdan anlamazdın, inatçıydın ve beni alıp gökyüzünde bulutlarla buluştıracak kadar güçlüydün. Ben gözlerimi kapattım, sen imkansızlığı anlattın. Ben gözlerimi açtım imkansızlığın yalan olduğunu anlamam içindi her şey , sen yine karşımdaydın. Ben kırmızılar içinde gülden bir elbise giydim. Etrafa kıvılcımlar saldı yüreğimdeki tutku ve aşk. Sen o kıvılcımların üstüne basa basa yürüdün ve tuttun belimden. İşte böyle başladı bizim tango. Ben sana her sinirlenişimde hızla vurdum topuklarımı yere, yer inledi birden. Sen her özür dileyişinde parmak uçlarınla yaklaştın adımlarıma ama her seferinde kaçtım ben. Sen geldin peşimden. Sonra tuttun belimden, güvenle bıraktım kendimi sana. İşte kollarındaydım yeniden. Aşkımızın tanımını yaptık kırmızı bir gecede ve ruhlarımız bir oldu işte. Tango aşkın ve tutkunun dansı diyenleri doğruladık ve ikimizinde gözlerinde gecenin korları parlıyordu. Ruhlarımız tek vücut olurken o korlardan bir cennet yaptık ve barollerini bizim oynadığımız bir senaryo yazdık. İsmini “Aşkın Tangosu” koyduk. Sen tuttun ellerimden ben bu kez kaçmadım. Her kendine çekişinde ben biraz daha sen oldum. Aşkı anlattın tekrar bana ve ben sana
                                                 AŞIK OLDUM.....


1 Ocak 2011 Cumartesi

YENİ YILIN HATRINA..

Üzerime damlalar kurşun gibi yağıyor yokluğunda
Acıtıyor canım, korkuyorum gök gürültüsünden hiç korkmazdım oysa
Nasıl da güçsüzmüşüm sen yokken ne kadar çaresiz
Ellerim titriyor kalemin yazdığı her kelimede
Gözlerim doluyor resimlerimize bakarken
Biz mutlu olmayı beceremedik…
Başlıyamadan yıprattık herşeyi..
Masumiyet bir çare değilmiş,çıkarsız sevsem de seni
Yolumuz ayrılıkla bitiyormuş.
Engel olamadım sen giderken benden
Şimdi daha da hızlanıyor yağmur Kız Kulesi’nin tam karşısındayken
Üsküdar’dan izliyorum boğazı ne kadar hırçın dalgalar bu sabah
Yağmur… Yağmur katıyor gözyaşlarımı damlalarının arasına
Hıçkırıklarımı gök gürültüsü sustuyor
Bir ağacın gölgesinde kalmış hayalimize takılıyor gözlerim
Hala duruyor çam ağacında kazıdığımız baş harflerimiz
Ev bomboş geliyor yokluğunda, ‘Aşkım ‘ demeni nasıl özledim
Nasıl özledim kıyamayışlarını, nasıl özledim çocuk gibi gülümseyişini

Bir hayat kurdum sevginin gölgesinde
Sen gittin bir hayat öldü
Sen gittin bitti filizlenen yeni umutlarım
Sen gittin yine katılaştı yüreğim..
Ben yine senin karşılaştığın eski halimdeyim şimdi
Bir bilebilsem sen ne haldesin bir görebilsem seni
Aklına geliyor mu soğuktan donduğumuz zamanlarımız
Hiç aklına geliyor mu ilk dansımız, ilk filmimiz
Sen vazgeçerken benden tüm anılarımızı da yitirdin mi
Bir hikayeyi mutsuz sonla bitirdin mi

Zaman zor, zaman boş, zaman değersiz şimdi
Sen yoksan tüm hayallerim yok şimdi
Sen yoksan uçurumlar daha yakın karanlık dünyama
Bir tek dalım vardı tutunacağım o da kırıldı sen gidince
Şimdi düşüyorum, karanlığın dibine
Yine sen gözlerimde , ruhumda, hayalin ellerimde
Yüreğimde tutku, içimde çözemediğim bir kördüğüm

Oysa silmiştim tüm yanlışlarımı
Cılız bir mum gibi aydınlatmaya başladığın dünyam güneşliydi
Yapmam dediklerimi yapmayı öğrettin, sevmem dediklerimi sevdim
Senle yeni bir dünya kurdum kendime, anahtarları senin ellerindeydi
Sen kapattın tüm kapıları giderken, uyandım düşler aleminden
Kabuslardayım şimdi…

Yüz yıl uyusam, uyansam ve sen olsan yine karşımda
Beni izliyen bir çift göz gözlerin olsa
Bir hastane köşesinde yine sen versen umutlarımı geri
Okşasan yine saçlarımı gizlice, tuhaf bir şekilde uyumasam
Bütün gece sen olsan yine başucumda
Sessizce ‘seni seviyorum’ diye fısıldasan kulağıma
Ben düşerken sen tutsam yine ellerimden
Çok mu geç başlamak için yeniden
Yıkılan tüm cümleleri kurucak edebiyatımız yok mu?
Şairler, şiirler mi gerek gururumuzu yenmek için
Söylenecek bir şarkı yetmez mi adı ‘PAPATYAM’ olan
Uzak mıyız? Çok mu uzağız birbirimizden?
Avuçlarımızdan kayıp giden sevgimizi tutmaya gücümüz yok mu?
Kabul mu etmeliyiz? Boyun mu eğmeliyiz kadere?

İstanbul bu kadar mı güçlüsün?
Sen İstanbul hep kötü sonların mı şehrisin?
Boğazın, Kız Kulesi’nin, Galata Köprüsü’nün hiç hatrı yok mu büyük şehir?
Vazgeç… Vazgeç artık zindanlara hapsetmekten aşk masallarını..
Sevdiğimi geri ver bana, aşkımı, varoluşlarımı.
Karanlıklarına kabuslarımı al, pembe dünyamı geri ver bana
Ben yine çocuksu yüreklimin ‘Papatya’sı olayım..
Gözyaşlarımı kat yağmurlarına, gülüşlerimi geri ver bana
Üsküdar’dan ben yine sevdiğimle boğazı izliyor olayım
İstanbul sen yardım et bana,
Gururumuzu söküp al içimizden, Yeni yılın hatrına …