Sayfalar

15 Haziran 2011 Çarşamba

sadece istemek..

SADECE İSTEMEK
Bilemedim içimdeki büyümeyen şu kız çocuğunu öldürüp büyüsem mi yoksa o masum yanım ben de kalıp seni yitirsem mi?? ne kadar zormuş yüreğine dokunmak bazen ellerim donuyor sana dokunduğumda.. gözlerinde ara ara yakaladığım sevgi dolu bakışlar bazen neden donuklaşıyor? bir bıçak saplanıyor sanki sırtıma sen öyle bana baktığında.. ruhumun çekildiğini hissediyorum.. acıyor kanayan biyerlerim neresi olduğunu bile bilemeyecek haldeyim.. kendimi en adi yaratıktan beter hissediyorum sen bana öyle baktığın zaman .. umursamaz.. dalgın.. ben yokmuşum gibi.. sanki ben bi hiçten ibaretmişim gibi.. sanki senin için hiçbişey ifade etmiyormuşum gibi.. öyle bi yerlere bakıyorsun içindekileri okuyamıyorum hiçbi zaman.. ben ki insanı tanımlayan biri sen işin içine girince kayboluyor herşey.. anlayamıyorum gözlerini.. ne kadar yaklaşsam yüreğine alıp götürüyorsun onu buzdan bir kalenin içine..dokunmaya çalıştıkça ellerim kanıyor.. kan kokuyor dört bir yanım.. eziliyorum buz bakışlarının altında.. küçülüyorum daha da.. daha da bitiyor umutlarım.. her önüme bir hikayen konulduğunda ne kadar hissetmişsim seni ne kadar benimsemiştim.. ben çocuğum değil mi hala?? kumdan kaleler yapıyorum etrafıma.. nasıl yıkabilirim ki senin gözlerindeki buzdan kalelerini.. nasıl ısıtabilirim yüreğini... yalnızlıkla besleniyor senin ruhun yalnızların adamısın sen..  ipe sapa gelmez, asi , biraz serseri.. ama bi o kadar da.. göremediğim yönlerinle dolusun.. her bir hücrenin ne dediğini bilmeyi o kadar isterdim ki aslında.. tüm hücrelerin konuşsa bana seni anlatsalar.. bilinmezlik içindeyim.. içindeki esen rüzgarlar beni bilmediğim çöllere sürüklüyor zaman zaman.. sıcaklığından kavrulsa da tenim gözlerinn... etrafıma yeniden buzdan bi kale örüveriyorlar..
içimden atamadığım bu küçük kız çocuğunun yanına senin hayalini de koyup yaşıyorum.. yaşayamadığım ayın kızıllığıyla kurduğum hayallerle beraber.. ne kadar yanı başımda olsan da benden çok uzaktasın aslında.. gözlerin benim olmadan eritemem buzdan kalelerini.. buz tutmuş yüreğine heyecanlar yükleyemem..
benden çok uzaktasın aslında.. farklı yerlerde farklı zamanlar farklı dünyalarda yaşıyoruz.. ben masallar ülkesinde yaşayan bir ufaklık sense gerçekler içinde sawrulan bir adam.. olmayacak bir hikayenin peşinde koşmak ... elbiseleri dikenlerden parçalanmış , ayakkabıları olmadığı için çakıl taşlarının üstünde yürürken aykaları kan revan içinde kalmış bir çocuğun yaşadığı acıyı bilir mi senin yüreğin.. bu sen aklıma gelmediğin zamanlar yaşadığıklarım.. sen aklıma gelince sanki tek tek iğneler batırıyorlar her bir hücreme.. sanki dilim dilim doğruyorlar etlerimi.. sanki tırnaklarımı söküyorlar bir işkence kuyusunda.. sana bu kadar yakınken bu kadar uzak olmak böyle birşey işte..
bırak git şimdi başka kollarda ara mutluluğu büyümüş kollarda.. onlar mı sarmalayacak seni sankii.. pislikten kurtulmaya çalışırken başka pisliklere mi bulaşacaksın.. başka kadınlara mı açıcaksın kalelerinin kapılarını.. aç o zaman erit tüm buzlarını.. eriyen her buz zift gibi aksın yüreğime siyaha boyasın çıkmasın kararsın yüreğim.. sen yeter ki aç kalelerini .. gecemdeki ay tutulsun hergece önümü göremeyeyim.. ben kızıllıklarda kaybolayım sen .. sen ne yapacağını bilmeyen serseri hayatını yaşamaya dewam et şimdi...

10 Mart 2011 Perşembe

YİNE YİNE YENİDEN..
 Bugünlerde o kadar güzel şeyleri ard arda yaşıyorum ki tüm kötü şeylerin üstüne bunlar güzel oldu.. Üstelik de bloğumu tekrar açabilmem.. Bunda bana yardımcı olan benim için çok değerli birisine teşekkür ederim :)) Hayatın sizden neler götüreceği belli olmadığı gibi size neler getireceği de belli olmaz tabi ki.. Bazen şanslı olduğumu düşünüyorum.. Her ne kadar şanssız şeyler yaşasam da hayat bana çok güzel şeyler de gösteriyor.. Şu an herşey o kadar güzel ki.. Sanki içimde kelebekler var , uçmak uçmak ve en sevdiklere yerlere gitmek istiyorlar.. Herşeye rağmen hayatın güzellikleri seriliyor önüme.. Dışarda kar var ama üşümediğim zamanlar oluyor içimi ısıtan birşey var aklımda çünkü.. Zamanla içimde büyümeye başlıyan birşey :)) Kimi zaman zordur hayat ve ben daha 21 yaşındayken (22 olacağım yakında ) yaşanması gerekenden biraz daha fazla şey yaşadım ama yıkılmamak böyle birşey olsa gerek ve bu kez hayatımı en doğru insanlarla kurdum en güvenilir insanlarla.. Yalandan öyle uzaklar ki Allah'ıma şükürler olsun beni onlarla karşılaştırdığı için.. 3 melek..
Hayat çoğu zaman oyunlar oynar insana bir labirente sokar seni ve döner durursun aynı yerde sonra önündeki ışıkları kapatır teker teker ve sen karanlık içinde döner durursun..Sonra bakarsın ruhunda kararmış ve bir gölgeden ibaretsindir artık.. Ne aşka inanırsın ne dostluğa ne de güzellikleri beklersin artık..Masallarının sonu bile kötü biter hep kazanan taraf o kötü kalpli kral ya da kraliçe olur... Ama bigün öyle kişiler çıkar ki karşına ışığı olur çıkmaz sokaklarının ve sana çıkış yolunu gösterirler.. Bulursun yolunu ve sadece bununla da yetinmezler..
Hayatına öyle güzellikler katarlar ki masalların tekrar prens ve prensesin sarayında biter.. Aşka tekrar inanırsın.. Tekrar inanırsın hayatın güzelliklerinin olduğuna ve yüzün bir çiçek bahçesine dönüverir..İşte bu şanstır.. Bu mucizedir kötü giden herşeye inat.. Ve sen mutluluğu yakalarsın maviliklerde..Kaybetme korkusu yaşarsın ama aslında eminsindir hep o masallardaki prens bulmuştur seni ve uyandıracaktır kabuslardan prensesini :)) ve 3 melek kutsayacaktır onları..gökten düşen 3 elmada onlar içindir aslında :)) Masalın güzel bi sona kavuşması dileğiyle aman nazar boncuğu :))

22 Şubat 2011 Salı

NEDEN..
Neden diye başlayan her soruyu kınıyorum aslında ben üstelik kendim de nedenler içinde boğulurken.. Düşünmek o kadar zor geliyor ki artık.. Hayatı akışına bıraktım diyorum bi bakıyorum hayat akmış gitmiş avuçlarımın arasından artık ben de yetişemiyorum yaşanılanlara.. Zor bazen düşünüyorum da yoruldum mu artık sevmekten sevilmekten herşeyden..Sevgi nedir diye soruyorum kendime çoğu zaman yaşadığım herşeye değer mi bu sevgi.. Herşey bu kadar üstüme gelirken çabalarıma değer mi? Sonra diyorum ki aşk nedir? Çabalamak gerekmez mi uğruna çoğu şeyden hatta kimi zaman kendinden hayallerinden vazgeçmek? Cevabını bilmediğim sorularla boğuluyorum her çırpınışımda biraz daha dibe iniyorum.. Düşünmemek istiyorum hiçbirşeyi düşünmemek.. Ne onu ne kendimi ne de yaşanılanları.. Yeniden başlamak herşeye sil baştan.. Ama başlamaya yeniden yeniden başlamaya gücüm kaldı mı? Her tarafı delinmiş bi torbada su taşımak benim yaptığım haklısın ruhum.. Haklısın.. Ama yeniden denemeliyim.. Yeniden ayağa kalkmaya mecburum içimdeki yangınları söndüremediğim sürece o torbadaki balıkları yaşatmaya mecburum ben.. Son umut kırıntılarını bile kullanmaya mecburum.. Kendim için onun için sil baştan yaşamaya çabalamaya mecburum.. Aşk yaşanılası kolay bir şey değil ki.. Bulunması kolay bir şey değil.. Her akşam yatmadan önce resimlerimize bakıyorsam hala pcmin ekranında onla olan resmim varsa ben mecburum.. Hala seviyorsam mecburum.. Özlüyorsam ellerim terliyorsa adı her aklıma geldiğinde kalbim yerinden çıkıcak gibi oluyorsa ben çabalamaya mecburum.. Ben onu sevdiğim müddetçe ona mecburum.. Vazgeçemiyorsam asi ruhundan vazgeçemiyorsam yüreğinden , yüreğimden atamıyorsam sıcaklığını,  yüreğimden atamıyorsam çocuksu hallerini , gözlerimden gülüşünün hayali geçmiyorsa,  ben onsuz olsam da onla devam ediyorsa yüreğim yaşamaya mecburum çabalamaya.. Kan tükerse de dudaklarım içimdeki yaralardan, boğulsam da karanlık sularda belki güneş açar diyerek beklemeye mecburum.. Yorgun düşsem de dizlerim kanasa da dikenli yollardan ben yürümeye mecburum bu sevda yolunda.. Vazgeçemiyorsam eğer mecburum ben ona..Neden diye sormanın anlamı yok.. Aşkın nedeni olmazmış.. Düşünmenin anlamı yok ... Aşkın mantığı olmazmış.. Nedensiz , mantıksız sevdiğim sürece ben ona mecburum...

13 Şubat 2011 Pazar

SEVGİLİM

Karanlık sular var karşımda nereye gittiğini bilmediğim
Düşsem sanki boğulacak gibiyim
Bi ışık aradı ya gözlerim tekrar yaşamak için
Gecenin o karanlığında güneşi oldun çıkmaz sokaklarımın
Sen ki ele avuca sığmaz serserim
Yüreğine dokundukça ısınıyor buz tutmuş ellerim
Sen ki sevmeyi bilmez asi ruhlum
Sevginin büyüklüğünde eziliyor şimdi yüreğim
Seni sevmek başka birşey belki
Alışmak değil seni sevmek
Kaybolmak belki bilindik bir yerde
Belki de kurtulmaya çalışmak korkulardan
Kaçmalarım belki bu yüzden
Ne kadar uğraşsam da kaçamadım yine seni sevmekten
Sevmek belki küçük yüreğimin istemediği bir şey
Sevmeyi belki de şimdi öğreniyor ruhum
Belki şimdi tanışıyorum onla
Ne söylesem ne desem boş ya bazen
Şanslıyım ben senin sevginle
Şanslıyım seni sevdiğim için
Şanslıyım yüreğimin senin evin olduğu için
Seni seviyorum sevgilim....
                                       (sevgimin sevgililer günü)


10 Şubat 2011 Perşembe

           ÖLECEK KADAR...
Güneş hüzünlü doğdu bu sabah
Gözyaşları kor kor yaktı ruhumu
Kışın soğuğunda kaybetti aciz benliğini
Işıklarıyla aydınlatamadı bu sefer karanlığımı
Isıtamadı yüreğinin ayazından buz tutmuş gece gözlerini

Bir çiğ tanesi düştü yere ben ah çekmelerimden yorulmuşken
İlk kardelen açıverdi umut saçarak sen benden çok uzaklardayken
Baharı müjdeleyen kuşları izledim bu sabah dans ettiler gökyüzünde kış biterken
Ama içimdeki yangını söndüremedi sabah ayazı,senin içini ısıtamadı sabah güneşi
İçimizde açamadı bahar çiçekleri

İçime karlar yağdı bu sabah,gözlerime yağmurlar
Yüzyıllar geçmiş gibi yaşlandı ruhum hüzünden kavuşamamanın getirdiği
Sana uzanabilecek kadar yakınken ellerim titriyor yazarken heceleri
Her nefeste geri dönüyor adımlarım bir köprünün üstünde yalnızlığımla
Zor tutuyorum gidemesin diye ayaklarımı

Etrafa saçılan her umuttan bir tutam serpiyorum şimdi içime
Belki birgün 'seni seviyorum' dersin yine
Belki birgün tekrar buram buram çekerim kokunu içime
Belki birgün gülüşünle bahar olur tüm kışlarım,kaybolurum yine gece gözlerinde

Kızgınım aslında bu gidişine
Üstüme basıp geçişine,bizden vazgeçişine,gözlerimi terk edişine
Sevdanın şarkısını fısıldarken kulağıma
Hiç kabullenemedim bu son gidişini
ÖLDÜRECEK KADAR SİNİRLİ, ÖLECEK KADAR ÖZLEDİM SENİ...

26 Ocak 2011 Çarşamba

günlerim vardı daha önceleri güneşim hiç kaybolmazdı umudum sönmezdi.. ben hep uyandığımda gündüzleri gördüm hiç ışığım sönmemişti.. çocuktum o sıralar daha masumdu içimde olan herşey.. biri ağladığı zaman timsahtan saymazdım gözyaşlarını oturur ben de ağlardım onunla..yalan bilmezdi çocuksu ruhum..aldatmacalardan uzaktı.. aşkı ulaşılamaz sanırdım pembeydi tüm dünyam .. ne siyahlar vardı ne griler ne de lacivert.. koyu olan tek şey gözlerimin yeşiliydi geri kalan herşey bahar renkleriydi.. bi zaman sonra uyandım..ilk karanlıkla o zaman tanıştım..etrafımdaki herşeyin sahte olduğu gerçeğiyle yüzleştim o gece.. gündüzlerimi yitirdim yavaşça..bir korku tünelinden yavaş yavaş geçmeye başladım..labirentlerle doluydu ve ben kayboldum gecenin koynunda..bi kapıdan girdim ağlıyan bi genç vardı karşımda.. ilk önce gerçek sandım gözyaşlarını kıyamadım şefkatle okşadım başını..o bana dikenler batırdı sonra kanadı ellerim.. kanadı tüm bedenim.. kanadı yüreğim..o güldü bu halime kahkahalar attı.. bu sefer ben ağladım acıdan..ama yine de vazgeçtim yıkılmaktan..ayağa kalktım..başka bi kapı çıktı karşıma daha sonra istemedim önceleri ama o zaman öğrendim intikam denilen şeyi.. kurban bendim celladım oldu karşımdaki.. o zaman öğrendim sevmekten vazgeçmeyi.. başka bi kapı araladım sonra dostumu gördüm karşımda dostum dediklerimi.. dilleri yılan oldu birden soktular heryerimi.. orda anladım dost dediklerimi.. ben kapılarla boğuşurken kendiliğinden açıldı bi kapı daha sonra 3 güzel kız ve 2 yakışıklı çıktı karşıma.. korktum ilk önce yalan mı bu da diye.. yavaşça oturttular beni rahat bi koltuğa..dinlediler tek tek hiç konuşmadan..sarmaya çalıştılar yaralarımı.. sonra parladılar gözlerimi kamaştıran bi ışıkla.. daha sonra biri kalbini uzattı sevdiceğine bi yanı yanımda kalsa da meleğimin.. uçuverdi aşkın kollarına gözlerinde bitmeyeceğine inandığı o ışıltıyla..bi diğeri çok üzüldü ama buldu mutluluğu sonunda...bahtiyar kaldı sevdiceğinin kollarında.. hüzünlü bi peri var şimdi yanımda..gözleri zümrütten bir kale gibi..bu kaleyi fethedicek kabiliyeti olan bi prens var mı hala merak ediyorum...
ben.. elbet birgün söyliycek sözü olur kalbimin sırlar dünyasında yaşıyor şimdi ..

24 Ocak 2011 Pazartesi

KORKAK YÜREK

Gözlerim dalsa gecenin karanlığına, uyuşsa aciz bedenim..
Yazamaz olsa ellerim, söyleyemez olsa dilim..
Herşey düğümlense boğazımda bir hıçkırıkla haykıramasam boşluğa
Seni ne çok sevdiğimi..


Dokunduğun her yerde hala sen varsın,
Hayalin var, gülüşün , gözlerin..
Odam senle dolu, hala sıcak, yaşattığım senle..


Dudaklarım kanıyor..
Dudaklarıma dikenler batıyor her ismini andığımda
Kanla boğuluyorum.
Sen yine bana bakıyorsun iki yanındaki gamzenle,tüm masumiyetinle


Bu dünya yalan, bu dünya karanlıklar bahçesi..
Sen..
Bir melek gibi konuverdin ortasına bu bahçenin

Ama kaybettin sen de saçtığın tüm masumiyet ışıklarını
Sen de kana bulandın..


Seni tutamadım,karanlığın dibine düşerken,kurtaramadım yitip gitmenden
Gecemin mavisi vardı oysa gözlerinde, günümün sarısı vardı saçlarında
Bir heves değildi sevgi denilen şey, anlık değildi
Belki biraz edebiyattı ama hiç felsefesi olamazdı
Hayrım yok kendime, korkaklık içimdeki sevgi
Korkuyordum seni sewmekten..


Tutamıyor ellerim ellerini boş kalacaklarını bilseler de
İçimde fırtınalar var, kavrulan çöllerimi dağıtamayan
Seraplar görüyorum..

Sevgiye susuz bedenim,güneşini kaybetmiş dudaklarım çatlıyor


Kaderime razı gele gele izliyorum gidişini..
Dur diyemeden gidiyor bedenin, hayalin burda kalsa da
Bakakalıyorum eşyalarınla dolu şu saçma teneke parçasının arkasında

Bilse nasıl bi hazine taşıdığını..


Sen ağlıyorsun ya giderken, denizlerime yağmurlar yağıyor..
Güneşimi en gri bulutlar kapatıyor, göremiyorum etrafı
Fırtınalar kopuyor duyamıyorum haykırışları..
Herkes siyaha bürünüyor sanki tüm şehir yasta gidişine..


Kapattım gözlerimi şafak vaktiydi sanırım
Ayazdan buz tutmaya mahkum sahildeki bankın sol ucunda uyuyakalmışım
Titredi birden bedenim, soğuktan mı yokluğundan mı hiç anlam veremedim

Bir sigara yaktım,dumanıyla portreni çizdim
Ellerim titredi dağılırken resmin
Gözlerimdeki dalgalar kirpiklerime vurdu
Buruk bir hikaye yazdı yüreğim..
Ne sonunu ne de başını hiç bilemeyeceğin bir hikaye..


Gittin.. Söyliyemedim seni ne çok sevdiğimi..
Oysa her sabah anlatırdım penceremdeki fesleğenlere..
Onlar da kızgın şimdi bana,onlar da haykırıyor gidişini kulağıma..

Herşey üstüme geliyor..
Gidişin şerefina açtığım bir kadeh şarap kan kokuyor..


İçime doluyor gidişin,karanlık ,çaresizlik..
Her gidiş bir vazgeçişse,vazgeçen neden benim?
Pişmanlık sarıyor dikenler dolusu bahçelerimi
Yokluğun sarıp sarmalıyor tüm bedenimi


Tek bir pencereden yıllardır büyüttüğüm aşk daha da imkansız şimdi düne göre
Sen giderken söyliyemedim yıllarca nasıl bir masumiyet kaybettiğini..
Yıllar yorgun sana yazdığım şiirlerden
Sonunu getiremediğim hikayelerden..
Beli bükük ihtiyar-i yıllar şimdi..
Sonu bile gelmeden başlıyamayan bu aşk hikayesinden..


Susmak dilime düşen yine..
Hakkı var mı ki gözlerimin ağlamaya..
Ya yüreğimin..
Yok..
Hakkı yok..
Korkak yüreğimin hakkı yok seni sevmeye..
Gidişine izin veren ellerimin kalemi tutmaya hakkı yok..
Bedenimin nefes almaya hakkı yok..
Sen benim nefesimdin..
Giderken nefesimi de aldın benden..
Ölüyorum şimdi ben..


















14 Ocak 2011 Cuma

SEVMEK ANLAŞMAKLA EŞDEĞER DEĞİL

Sevmek anlaşmakla eşdeğer değil sevdiğim..
Sevmek başka bir şey..
İçine ansızın girer, ince ince işler sonra tüm ruhunu,
Nefesin kesilir adını her duyduğunda..
Karnına sancılar girer, elin ayağın tutmaz..

Sevmek başka bir şey sevdiğim..
Ne yeşiller yeşildir yokluğunda, ne dünya artık toz pembedir
Hayat griden ibaret,aklındaki herşey karmaşıktır..
Hayaller kurarsın hep, yokluğunda kabusa dönen hayaller
Uykundan gözyaşlarıyla uyanırsın korkmaya başlarsın karanlıktan
Anılara gömülürsün gerçek hayattan kopup..
Kurduğun her cümlenin başı farklı olsa da sonu yine "O" olur..

Sevmek başka bir şey sevdiğim
Önce gözlerin körelir yokluğunda, sonra ruhun fakirleşir..
Dokunduğun herşey acı verir sana
Kıskanır olursun birlikte olan tüm sevgilileri
Kıskanır olursun ağaçtaki kuşları bile cilveleşirken..


Ya sen..
Yüreğimin en hücra köşesinde susturamadığım duygularım..
Saklıyamadığım çocuksu yanım, esir düşmüş yangınlarına
Nefesim, gözümden dökülüp kaybolacağından korktuğum gözyaşım..
Kimsenin dokunmasına dayanamadığım..
Bilsem hangi gözler değiyor varlığına..
Bilsem hangi eller alıyor yerini ellerimin..


Sevmek anlaşmakla eşdeğer değil.
Sevmek başka bir şey sevdiğim..
Yapamayacağım, kaldıramayacağım dediğin herşeyin üstesinden gelmek..
Her vazgeçişte geri dönmek, yine “SEN”demek
Yokluğunu ölüm sayıp hayata küsmek
Yokluğunda yüreğine taş oturması,etrafa yalandan gülümsemek..
Gökkuşağının her rengini gri görmek
Yokluğunda yüzünün gölgelerle bütün olması, varlığında renklerin bahar olması sevmek


Sevmek anlaşmakla eşdeğer değil sevdiğim..
Sevmek başka bir şey..
Ne kelebeğin kanadında, ne papatyanın yaprağında sevmek..
Şımarık bir çocuğun tatlı gülüşünde
Darıldım diyen sevgiliye mızmızlık yapan şevkat bekleyen gözlerde sevmek
Kimi zaman tutkulu bir öpücükte, kimi zaman kıskanç bir bakışta sevmek


Sevmek basit değil sevdiğim..
Bulması zor, yaşaması zor, varlığı zor, yokluğu daha da zor..
Belki hayat zor senleyken
Ama yokluğunda yaşamıyorum ki ben..
Gün be gün eriyor ruhum..
Aklıma gelen hep aynı şarkı aynı sözler :
"Sevgi anlaşmak değildir nedensiz de sevilir”
Nedenim yok, amacım yok, gözüm yok hiçbir şeyde
Tek derdim sen..
Beklemek zor değil bir umut varken..
Umudum sen, sen yarınlarım, yarınlarım hayallar alemi
Bir kız bir erkek çocuğun koşuştuğu cennet köşesi


Sevmek..
Sevmek anlaşmakla eşdeğer değil sevdiğim..
Biliyorum zor,yıpranıyor ruhu insanın..
Ama sevmek bambaşka bir şey..


















4 Ocak 2011 Salı

                                         AŞKIN TANGOSU


    Ne yazsam yaşanılanları anlatmaya ne kelimelerin gücü ne de bu kalemin tükenmez mürekkebi dayanabilir. Gözlerimizin, sıcaktan kavrulan bir yaz akşamında güneşin batarken ki kızıllığında tutkulu bir tango yapmasıydı bizim aşkımız. Tek renk kırmızıydı. Tutkunun, aşkın ve hiç bitmeyen ihtirasın rengi. Dans tangoydu. Milim kadar uzaktın bana. Tenin tenimde, sense sanki içimde bir yerdeydin. Gözlerinin içinde tek gördüğüm bendim. Sen hızla tuttun ellerimden, her dönüşte ben yüreğimden yıldızlar savurdum her bir yana. Yıldızlar sardı dört bir yanımızı. Parladık, biz parladıkça gece aydınlandı ve bitmesin istedik bu tango. Her kaçışımda sen bir adım attın bana, her itişimde sen geldin. Cesurdun, hayırdan anlamazdın, inatçıydın ve beni alıp gökyüzünde bulutlarla buluştıracak kadar güçlüydün. Ben gözlerimi kapattım, sen imkansızlığı anlattın. Ben gözlerimi açtım imkansızlığın yalan olduğunu anlamam içindi her şey , sen yine karşımdaydın. Ben kırmızılar içinde gülden bir elbise giydim. Etrafa kıvılcımlar saldı yüreğimdeki tutku ve aşk. Sen o kıvılcımların üstüne basa basa yürüdün ve tuttun belimden. İşte böyle başladı bizim tango. Ben sana her sinirlenişimde hızla vurdum topuklarımı yere, yer inledi birden. Sen her özür dileyişinde parmak uçlarınla yaklaştın adımlarıma ama her seferinde kaçtım ben. Sen geldin peşimden. Sonra tuttun belimden, güvenle bıraktım kendimi sana. İşte kollarındaydım yeniden. Aşkımızın tanımını yaptık kırmızı bir gecede ve ruhlarımız bir oldu işte. Tango aşkın ve tutkunun dansı diyenleri doğruladık ve ikimizinde gözlerinde gecenin korları parlıyordu. Ruhlarımız tek vücut olurken o korlardan bir cennet yaptık ve barollerini bizim oynadığımız bir senaryo yazdık. İsmini “Aşkın Tangosu” koyduk. Sen tuttun ellerimden ben bu kez kaçmadım. Her kendine çekişinde ben biraz daha sen oldum. Aşkı anlattın tekrar bana ve ben sana
                                                 AŞIK OLDUM.....


1 Ocak 2011 Cumartesi

YENİ YILIN HATRINA..

Üzerime damlalar kurşun gibi yağıyor yokluğunda
Acıtıyor canım, korkuyorum gök gürültüsünden hiç korkmazdım oysa
Nasıl da güçsüzmüşüm sen yokken ne kadar çaresiz
Ellerim titriyor kalemin yazdığı her kelimede
Gözlerim doluyor resimlerimize bakarken
Biz mutlu olmayı beceremedik…
Başlıyamadan yıprattık herşeyi..
Masumiyet bir çare değilmiş,çıkarsız sevsem de seni
Yolumuz ayrılıkla bitiyormuş.
Engel olamadım sen giderken benden
Şimdi daha da hızlanıyor yağmur Kız Kulesi’nin tam karşısındayken
Üsküdar’dan izliyorum boğazı ne kadar hırçın dalgalar bu sabah
Yağmur… Yağmur katıyor gözyaşlarımı damlalarının arasına
Hıçkırıklarımı gök gürültüsü sustuyor
Bir ağacın gölgesinde kalmış hayalimize takılıyor gözlerim
Hala duruyor çam ağacında kazıdığımız baş harflerimiz
Ev bomboş geliyor yokluğunda, ‘Aşkım ‘ demeni nasıl özledim
Nasıl özledim kıyamayışlarını, nasıl özledim çocuk gibi gülümseyişini

Bir hayat kurdum sevginin gölgesinde
Sen gittin bir hayat öldü
Sen gittin bitti filizlenen yeni umutlarım
Sen gittin yine katılaştı yüreğim..
Ben yine senin karşılaştığın eski halimdeyim şimdi
Bir bilebilsem sen ne haldesin bir görebilsem seni
Aklına geliyor mu soğuktan donduğumuz zamanlarımız
Hiç aklına geliyor mu ilk dansımız, ilk filmimiz
Sen vazgeçerken benden tüm anılarımızı da yitirdin mi
Bir hikayeyi mutsuz sonla bitirdin mi

Zaman zor, zaman boş, zaman değersiz şimdi
Sen yoksan tüm hayallerim yok şimdi
Sen yoksan uçurumlar daha yakın karanlık dünyama
Bir tek dalım vardı tutunacağım o da kırıldı sen gidince
Şimdi düşüyorum, karanlığın dibine
Yine sen gözlerimde , ruhumda, hayalin ellerimde
Yüreğimde tutku, içimde çözemediğim bir kördüğüm

Oysa silmiştim tüm yanlışlarımı
Cılız bir mum gibi aydınlatmaya başladığın dünyam güneşliydi
Yapmam dediklerimi yapmayı öğrettin, sevmem dediklerimi sevdim
Senle yeni bir dünya kurdum kendime, anahtarları senin ellerindeydi
Sen kapattın tüm kapıları giderken, uyandım düşler aleminden
Kabuslardayım şimdi…

Yüz yıl uyusam, uyansam ve sen olsan yine karşımda
Beni izliyen bir çift göz gözlerin olsa
Bir hastane köşesinde yine sen versen umutlarımı geri
Okşasan yine saçlarımı gizlice, tuhaf bir şekilde uyumasam
Bütün gece sen olsan yine başucumda
Sessizce ‘seni seviyorum’ diye fısıldasan kulağıma
Ben düşerken sen tutsam yine ellerimden
Çok mu geç başlamak için yeniden
Yıkılan tüm cümleleri kurucak edebiyatımız yok mu?
Şairler, şiirler mi gerek gururumuzu yenmek için
Söylenecek bir şarkı yetmez mi adı ‘PAPATYAM’ olan
Uzak mıyız? Çok mu uzağız birbirimizden?
Avuçlarımızdan kayıp giden sevgimizi tutmaya gücümüz yok mu?
Kabul mu etmeliyiz? Boyun mu eğmeliyiz kadere?

İstanbul bu kadar mı güçlüsün?
Sen İstanbul hep kötü sonların mı şehrisin?
Boğazın, Kız Kulesi’nin, Galata Köprüsü’nün hiç hatrı yok mu büyük şehir?
Vazgeç… Vazgeç artık zindanlara hapsetmekten aşk masallarını..
Sevdiğimi geri ver bana, aşkımı, varoluşlarımı.
Karanlıklarına kabuslarımı al, pembe dünyamı geri ver bana
Ben yine çocuksu yüreklimin ‘Papatya’sı olayım..
Gözyaşlarımı kat yağmurlarına, gülüşlerimi geri ver bana
Üsküdar’dan ben yine sevdiğimle boğazı izliyor olayım
İstanbul sen yardım et bana,
Gururumuzu söküp al içimizden, Yeni yılın hatrına …