Sayfalar

15 Haziran 2011 Çarşamba

sadece istemek..

SADECE İSTEMEK
Bilemedim içimdeki büyümeyen şu kız çocuğunu öldürüp büyüsem mi yoksa o masum yanım ben de kalıp seni yitirsem mi?? ne kadar zormuş yüreğine dokunmak bazen ellerim donuyor sana dokunduğumda.. gözlerinde ara ara yakaladığım sevgi dolu bakışlar bazen neden donuklaşıyor? bir bıçak saplanıyor sanki sırtıma sen öyle bana baktığında.. ruhumun çekildiğini hissediyorum.. acıyor kanayan biyerlerim neresi olduğunu bile bilemeyecek haldeyim.. kendimi en adi yaratıktan beter hissediyorum sen bana öyle baktığın zaman .. umursamaz.. dalgın.. ben yokmuşum gibi.. sanki ben bi hiçten ibaretmişim gibi.. sanki senin için hiçbişey ifade etmiyormuşum gibi.. öyle bi yerlere bakıyorsun içindekileri okuyamıyorum hiçbi zaman.. ben ki insanı tanımlayan biri sen işin içine girince kayboluyor herşey.. anlayamıyorum gözlerini.. ne kadar yaklaşsam yüreğine alıp götürüyorsun onu buzdan bir kalenin içine..dokunmaya çalıştıkça ellerim kanıyor.. kan kokuyor dört bir yanım.. eziliyorum buz bakışlarının altında.. küçülüyorum daha da.. daha da bitiyor umutlarım.. her önüme bir hikayen konulduğunda ne kadar hissetmişsim seni ne kadar benimsemiştim.. ben çocuğum değil mi hala?? kumdan kaleler yapıyorum etrafıma.. nasıl yıkabilirim ki senin gözlerindeki buzdan kalelerini.. nasıl ısıtabilirim yüreğini... yalnızlıkla besleniyor senin ruhun yalnızların adamısın sen..  ipe sapa gelmez, asi , biraz serseri.. ama bi o kadar da.. göremediğim yönlerinle dolusun.. her bir hücrenin ne dediğini bilmeyi o kadar isterdim ki aslında.. tüm hücrelerin konuşsa bana seni anlatsalar.. bilinmezlik içindeyim.. içindeki esen rüzgarlar beni bilmediğim çöllere sürüklüyor zaman zaman.. sıcaklığından kavrulsa da tenim gözlerinn... etrafıma yeniden buzdan bi kale örüveriyorlar..
içimden atamadığım bu küçük kız çocuğunun yanına senin hayalini de koyup yaşıyorum.. yaşayamadığım ayın kızıllığıyla kurduğum hayallerle beraber.. ne kadar yanı başımda olsan da benden çok uzaktasın aslında.. gözlerin benim olmadan eritemem buzdan kalelerini.. buz tutmuş yüreğine heyecanlar yükleyemem..
benden çok uzaktasın aslında.. farklı yerlerde farklı zamanlar farklı dünyalarda yaşıyoruz.. ben masallar ülkesinde yaşayan bir ufaklık sense gerçekler içinde sawrulan bir adam.. olmayacak bir hikayenin peşinde koşmak ... elbiseleri dikenlerden parçalanmış , ayakkabıları olmadığı için çakıl taşlarının üstünde yürürken aykaları kan revan içinde kalmış bir çocuğun yaşadığı acıyı bilir mi senin yüreğin.. bu sen aklıma gelmediğin zamanlar yaşadığıklarım.. sen aklıma gelince sanki tek tek iğneler batırıyorlar her bir hücreme.. sanki dilim dilim doğruyorlar etlerimi.. sanki tırnaklarımı söküyorlar bir işkence kuyusunda.. sana bu kadar yakınken bu kadar uzak olmak böyle birşey işte..
bırak git şimdi başka kollarda ara mutluluğu büyümüş kollarda.. onlar mı sarmalayacak seni sankii.. pislikten kurtulmaya çalışırken başka pisliklere mi bulaşacaksın.. başka kadınlara mı açıcaksın kalelerinin kapılarını.. aç o zaman erit tüm buzlarını.. eriyen her buz zift gibi aksın yüreğime siyaha boyasın çıkmasın kararsın yüreğim.. sen yeter ki aç kalelerini .. gecemdeki ay tutulsun hergece önümü göremeyeyim.. ben kızıllıklarda kaybolayım sen .. sen ne yapacağını bilmeyen serseri hayatını yaşamaya dewam et şimdi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder